Öncelikle şunu söylemeliyim ki ben daha önce böyle harika
bir konusu ve kurgusu olan bir kitap okumamıştım.Özellikle kitabın sonu
muhteşemdi.Gerçekten harika bir kitaptı.Kitabın henüz okumayanlara şiddetle
tavsiye ediyorum.Bir an önce bu kitabı alın ve okuyun yoksa çok şey
kaybedersiniz.
Her neyse kitaptan biraz bahsedecek olursak;
Ana karakterimiz Karou uzun ve koyu mavi saçları olan 17
yaşında bir resim öğrencisidir.Her gün sırtında çizim çantası ile Prag
sokaklarında dolaşan bu kız her ne kadar diğer insanlar gibi görünse de biraz
gizemli bir yapıya sahip.Prag’ın karanlık ve büyülü sokaklarında hayatını
sürdüren Karou’nun çoğu insanın ‘’hayal ürünü’’ diyebileceği bazı arkadaşları
vardır.Bunlardan birisi belden aşağısı yılan,belden yukarısı kobra dişleri gibi
sivri dişleri olan Issa adındaki arkadaşıdır.Ve tabii bir de Brimstone
var.Kafasında harika koç boynuzları olan bu yaratık ise genellikle ‘’dilek
işleriyle’’ uğraşmaktadır.Tüm bu yaratıklar her ne kadar insanların kafasında
canavar veya iblis olarak yer olsalar da onlar kendilerine ‘’Kimera’’ demeyi
tercih etmektedirler.
Karou ve Brimstone |
Kitaba bu tarz ilginç arkadaşları olan Karou’nun bir o kadar
ilginç hayatını okuyarak başlıyoruz.Ama bir gün Brimstone’un Karou’ya vereceği yeni bir göre üzerine
çağırılması ile Karou’nun gizemli ve ilginç dünyasına adım atıyoruz.
Görevi alması için Brimstone ile görüşmeye giden Karou’nun
bir tür geçitten geçmesi gerekmektedir.Her seferinde yeri değişen bu geçit
inanılmaz bir şekilde onu bu dünyadan olmadığını düşündüğü Brimstone’un dükkanına götürmektedir.Dükkana geldiğinde ise Karou’ya
yeni bir görev verilmiştir.Tüm bu görevlerde farklı çeşitlerdeki dişleri bulmak
ve onları dükkana getirmek ile yükümlü olan Karou en sonki görevinde ilginç bir
olay ile karşılaşır.Çünkü her görevinin sonunda geçit olarak kullandığı
kapılarda bir el işareti dağlanmış olarak kapıda iz bırakmaktadır.
-Yazının burdan sonraki kısmı kitap hakkında SPOILER içermektedir!-
Bu işaretlerin ne olduğunu ve kim tarafından bırakıldığını
bilmeyen Karou sadece şunu bilmektedir.Bunu yapan her kimse kaybolduğunda
geçidin önünde bir tüy bırakmaktadır.Bir ‘’Melek’’ diye düşünmüştür Karou ilk
olarak.Üstelik tam olarak yanıldığı da söylenemez.
Akiva |
Daha sonra anlaşılıyor ki bu Melek,Karou’nun Kimeralar ile
görüşmek için kullandığı geçitlerin her birini kendi eliyle dağlayarak yok
etmiştir.Artık Karou tamamen ‘’dışarıda’’ kalmıştır ve diğerleriyle
görüşebilmesinin bir yolu yoktur.Ve hepsinden de önemlisi Akiva adındaki bu
Melek,Karou’yu aramaktadır.Daha sonra kendisini bulan bu Melek’ten bazı
bilgiler öğrenecektir.Melekler ve Kimeraların birer düşman olduklarını ve bir
savaşın eşiğinde olduklarını öğrenmesi gibi.
Hepsinden de önemlisi karşısında duran bu Melek gizliden
gizliye Karou’ya karşı bazı hisler beslemeye başlamaktadır.Tıpkı Karou’nun da
onun için hissettiği gibi.
İlerleyen bölümlerde Karou ve Akiva arasındaki düşmanlık
aşka dönüşüyor ve her ne kadar yanlış olduklarını düşündükleri şeyi yapsalar da
birbirlerine aşık olmalarına engel olamıyorlar.Tüm bunlar yaşanırken
Akiva,Karou’ya onun kim olduğunu bildiğini söylüyor.Karou kendini bildiğinden
beri kim olduğu konusunda hiçbir fikre sahip değildi.Ama şimdi karşında duran
ve ona karşı bir şeyler hisseden Melek onun kim olduğunu bildiğini
söylüyor.Evet,Karou artık uzun zamandır öğrenmek istediği sorunun cevabını
bulmayı her şeyden çok istemektedir.
Bu arada şuna da değinmekte fayda var:Kitabın en sevdiğim
kısımları Akiva bir zamanlar sevdiği Kimera kız olan Madrigal arasındaki aşkın
anlatıldığı kısımlardı.Bu kısımlar kitaba oldukça renk katmış ve kitabı daha da
çok sevmeme neden olmuştu.Ve kitapta geçmişe geri dönüş yapılıp Kimeralar hakkındaki bilinmeyenlerin
anlatılması da kitabı sevmemde çok büyük katkı sağladı diyebilirim.Tüm bu
geçmişe dönüşlerde Kimeralar arasında önemli bir yeri olan Brimstone hakkında
da bilmediğimiz şeyleri öğrenmeye başlıyoruz.Brimstone topladığı tüm bu
dişlerle Kimeraları tekrar hayata geri getirebilmektedir.Yaptığı bu sihir ile
Kimera halkının Melekler karşısında yaptığı savaşlarda ölen askerleri tekrar
canlandırarak kendi halkının üstünlüğünü sağlamaktadır.
Tüm bunlar yaşanırken Karou da kendi hakkındaki gerçeği
öğrenmektedir.Karou aslında bir ‘’Geri Dönen’’dir.O Madrigal’in ta
kendisiydi.Geçmişte Akiva ile yaşadığı aşk yüzünden idam edildiği sırada
Brimstone onun ruhunu bir şekilde almayı başarmış ve onu başka bir bedende başka bir dünyada
Karou olarak hayata geri döndürmüştür.Artık Karou –Madrigal- ikinci kez
karşısında duran bu Melek’e aşık olmuştur.
Kitabın sonunda ise Karou korkunç bir gerçekle
karşılaşıyor.Kimeraların stratejisini öğrenen,onların ölen askeri tekrar
canlandırdıklarını öğrenen Melekler her şeyi yok etmiştir.Hepsi ölmüştür.Artık
Kimeralar yok olmuştur.
-SPOILER BİTTİ-
Kitabın konusunu çok beğendiğimi ve herkesin mutlaka okuması
gerektiğini tekrar söylüyorum.Ve son olarak ta kitaba verdiğim puanı yazıyorum:
Kitaba 5 üzerinden +5 veriyorum :D
-YURTDIŞI KAPAKLARI-
Serinin 2. kitabının kapak tasarımı:
-TANITIM FİLMLERİ-
-ALINTILAR-
''Şeytanın ininde yere oturmuş tüylerle oynadığı günlerde masum ve küçük bir kızdı.Artık masum değildi ama bu konuda ne yapabileceğini de kestiremiyordu.Onun hayatıydı bu:Büyü,utanç,sırlar,dişler ve yüreğinin tam ortasında kesinlikle bir şeyleri kaybettiği duygusunu perçinleyen boşlık.''
''Dilekler sahtedir.Umut gerçektir.Umut,kendi sihrini yaratır.''
''Umut yoktu,sadece celladın baltası ve intikam vardı.Ve huzur da yoktu.Huzur hiç yoktu.İçindeki öfke bir çığlık gibi yükselirken,yumruklarını bastırdı.''
''Artık çok geç olduğu halde uzun zamandır istediğin bir şeye kavuşmaktan daha acı bir kader olabilir mi?''
0 yorum:
Yorum Gönder