13 Mayıs 2016 Cuma

Gölge Şehir | Ransom Rigss

"On Tuhaf Çocuk, Ölümcül Canavarlardan Oluşan Bir Ordudan Kaçıyor."

Kitap: Gölge Şehir
Yazar: Ransom Riggs
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 440
Tür: Macera
Puan: 3,5/5
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nın Macerası Gölge Şehir'de Devam Ediyor! 3 Eylül 1940. On tuhaf çocuk, ölümcül canavarlardan oluşan bir ordudan kaçıyor. Ve onlara yardım edebilecek tek kişi var, o da bir kuşun bedenine hapsolmuş durumda.
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nda başlayan olağanüstü yolculuk, Jacob Portman ve arkadaşlarının, dünyanın tuhaf başkenti olan Londra'ya yaptıkları yolculukla devam ediyor. Orada, müdireleri Bayan Peregrine'e yardım etmenin bir yolunu arayan tuhaf çocukları, savaş yüzünden yaralanmış bu şehrin karanlık köşelerinde korkutucu sürprizler bekliyor. Serinin ikinci kitabı Gölge Şehir de merak uyandıran eski fotoğraflarla heyecan verici bir hikâyeyi bir araya getiren, eşsiz bir kitap. Gölge Şehir'e yapılacak bu yolculukta siz de yerinizi ayırın!

-Yorum- 
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları kitabını bitirdiğim zaman kitabın konusuna, içindeki fotoğraflara, özellikle de karakterlerine aşık olmuştum ben. Yani kitap bana, kendi türü arasından sıyrılıp farklı bir şeyler sunabilmişti, o yüzden de İthaki Yayınları'nın, serinin ikinci kitabını arayı çok fazla uzatmadan çıkardığını öğrenince ben de hemen kitap alışverişi listeme eklemiştim Gölge Şehir'i. Çünkü ilk kitaptan sonra tekrar "tuhafların" dünyasına girmek için sabırsızlanıyordum desem sanırım yanlış olmaz :D

Biraz uzun bir okuma sürecinin sonunda da Gölge Şehir'i geçen günlerde bitirdim. Biraz uzun diyorum ama bu kitaptan kaynaklanmıyordu, daha çok benim okuyacak çok vakit bulamamam yüzündendi. Her neyse neticesinde bitirdim kitabı, memnun kaldığımı söyleyebilirim ama açık konuşmak gerekirse de biraz beklentimin altında kaldığını da eklemem gerekir. Yani kitap kötü değildi kesinlikle, zaten benim bu seriyi ne kadar çok sevdiğimi belki az çok biliyorsunuzdur. Ama işte birazdan açıklayacağım nedenlerden dolayı ben Gölge Şehir'i, serinin ilk kitabı kadar çok sevemedim.

Gölge Şehir'de olay akışı tam anlamıyla ilk kitabın bittiği yerden başlıyor. Yani kitaplar arasında bir zaman farkı yok. İlk kitabın sonunda bildiğiniz gibi Jacob ve diğer tuhaflar, döngülere saldıran Gölgeler yüzünden Galler adasını, yani evlerini geride bırakmak zorunda kalmışlardı. Ve Bayan Peregrine de kuş bedenine hapsolmuş bir haldeydi. Yani tekrar eski bedenine geri dönemiyordu. İkinci kitapta tam anlamıyla buradan devam ediyor. Yanlarına aldıkları sayılı eşyaları ile birlikte Gölgeler'den kaçmak için adalarından ayrıldıkları sırada akıllarındaki tek düşünce, kimseye yakalanmadan güvenli bir yere ulaşmak ve Bayan Peregrine'e yardım etmenin bir yolunu bulmaktı. Çünkü onlara yardım edebilecek ve onları güvende tutabilecek tek kişi Bayan Peregrine idi. 


Buradan sonra da Jabob ve diğerlerinin, dünyanın tuhaf başkenti olan Londra'ya yaptıkları yolculuğu ve bu sırada başlarına gelen saldırıları, yeni döngülerde tanıştıkları diğer tuhaflar ile olan ilişkilerini ve Bayan Peregrine'e yardım etmek için neleri göze aldıklarını okumaya başlıyoruz. Dediğim gibi bu kitapta bizimkilerin dışında; konuşabilen bir köpek, patlayan yumurtalar yumurtlayan tavuklar ve buza hükmederek koca bir binayı buzdan bir kaleye çevirebilecek güce sahip bir kız gibi diğer tuhaflarla da karşılaşıyoruz. O yüzden bu kısımları okumak benim hem bu dünyayı daha iyi anlamamı hem de yeni karakterlerle karşılaştığımız için kitabı keyif alarak okumamı sağladı. 

Ama kitabın bazı yerlerinde de, özellikle ortalarında biraz sıkıldığımı itiraf etmem gerek. Nedenini aslında ben de tam olarak bilmiyorum. Sanırım daha farklı olayların yaşanmasını bekliyordum ve bunları görmemek biraz sıkılmama neden oldu. Onun dışında yazarın dili sade ve gerçekten akıcıydı, ki ben genel olarak çoğu uzun cümlelerden oluşan paragrafları akıcı bir şekilde okuyabildim. O yüzden yazarın dilini sevdiğimi söyleyebilirim ama bazı yerlerdeki paragrafları okurken biraz zorlama olduğunu hissettim. Yani 'bu olayı o şekilde değilde şu şekilde bağlasa daha hoş dururmuş' dediğim kısımlar oldu.

Ama tabi burada yazarın olayların akışını, kitapta kullandığı gerçek resimlere göre uydurmaya çalışması biraz zor olabileceği için de bu kısımlar bana böyle gelmiş olabilir. Bunların dışında kitabın sonları biraz toparlamıştı ve final kısmında Jacob'un güçlerini artık iyiden iyiye öğrenmeye başlaması ve Gölgeler hakkındaki gerçekleri öğrenmemiz beni mutlu etti ve serinin son kitabı olan "Library of Souls" u merak etmeme sebep oldu. 


Yani genel olarak toparlayacak olursam ben Gölge Şehir'i sevdim gerçekten ama işte yukarıda açıkladığım bazı nedenlerden dolayı da serinin ilk kitabı kadar çok sevemedim. Umarım bunun nedeni de serinin ikinci kitabının geçiş kitabı olması yüzündendir ve umarım son kitap çok daha iyi olur :) Şimdilik benim Gölge Şehir hakkında diyeceklerim bu kadar. Sizin eklemek istediğiniz kısımlar ya da söylemek istediğiniz fikirleriniz varsa aşağıya yorum olarak yazabilirsiniz. Kesinlikle cevap veririm. Başka bir yoruma kadar kendinize iyi bakın ;)

1 yorum:

  1. Ben henüz ilk kitabı okumadığımdan yorumunu okumadım. 😊 fırsat bulduğum ilk anda bende seriye başlayacağım. 😊 Blogu ihmal etme, daha çok yorum gir 😁 Sevgiler...

    YanıtlaSil

 

Subscribe to our Newsletter

Contact our Support

Email us: Support@templateism.com

Our Team Memebers