Percy Jackson ve Olimposlular Serisi-Titanın Laneti (3.Kitap)

-Titanın Laneti-

Arka Kapak:"Yunan tanrıları ve melezlerin dünyası çok büyük bir savaşa hazırlanıyor. Bu savaş, herşeyi yakıp yıkacak, geri dönülmesi olanaksız sonuçlar doğuracak bir savaş olabilir! Percy'nin kendisi gibi güçlü dostlara ihtiyacı var, yeni tanıştığı gizemli melez kardeşler ona destek mi olacak köstek mi? Titanların efendisi Kronos en büyük tuzağını kurdu, tanrıları ve melezleri bekliyor! Serinin bu üçüncü kitabında Percy en korkunç gerçekle yüzleşiyor: Titan'ın Laneti. Bu lanete yalnızca çok güçlüler karşı koyabilirler, peki Percy bunu başarabilecek mi?"



Benim Yorumum (SPOILER İÇERİR!):
*Özet niteliği taşımaktadır.

Serinin üçüncü kitabı olan ‘Titanın Laneti’nde olaylar Percy ve arkadaşları Annebeth ve Thalia’nın bir tür kurtarma operasyonuna katılmaları ile başlıyor.Kurtaracakları kişiler ise o yıl boyunca satirlerin aradığı ve sağ salim melez kampına ulaştırılmaları gereken melezlerdir.Kurtaracakları bu iki melez yani Bianca ve Nico di Angelo kardeşler melez olduklarından habersiz bir yatılı okulda eğitim görmektedirler.Ve o gece kendilerini kurtaramaya bir takım çocuğun geleceğini ve onlara birer melez olduklarını söyleceklerini tahmin bile etmemişlerdir.Olaylar devam ederken Percy ve arkadaşları bu söz konusu di Angelo kardeşleri kurtamaya giderler ve bu kurtarma operasyonu sırasında yine bir takım canavarlarla karşılaşırlar.Bu canavarlardan biride di Angelo kardeşlerin öğretmeni olan ve aslında bir Nemea aslanı olan Dr.Diken’dir.Dr.Diken,Percy ve arkadaşlarının burada olduklarını ve kardeşleri kaçıracaklarını öğrenir ve onları engellemek için elinden geleni yapar.Çünkü o da Kronos’un emrinde çalışan birisidir.Dr.Diken’nin engellemeleri sonucu köşeye sıkışan Percy ve arkadaşlarına hiç ummadıkları bir yardım gelir.Bunlar kendilerini ‘avcılar’ olarak tanıtan ve yüzyıllardır yabani canavarlar avlayan sadece kızlardan oluşan bir tür kabiledir.Avcıların lideri ise av tanrıçası olarak bilinen ‘Artemis’in ta kendisidir.Avcılar bu zor durumda Percy ve arkadaşlarına yardım eder ve Nemea aslanının ucumundan düşmesi ile canavalar tehtidini ortadan kaldırırlar.Ama bir sorun vardır canavalar ucurumdan düşerken yayında birisinide sürükler.Bu kişi Annabeth’tir.

Ama Percy onun öldüğüne inanmaz ve onu kurtacağını aklına kazımıştır.Tüm bu maceralar sonucunda olan bitenden habersiz olan di Angelo kardeşlere Percy olayları anlatır,onlarında aslında kendileri gibi birer melez olduklarını söyler.İlk başta abla Bianca bunlara inanmasa da küçük kardeş Nico için bunlar oldukça inandırıcı ve heyecan verici gelir.Onlara melez kampına gelmelerinin daha güvenli olacağını söylerler ama Bianca melez kampına gitmek yerine avcılara katılarak ölümsüz olur ve kardeşinin güvende olması içinde onu Percy’ye emanet ederek melez kampına gönderir.

Olaylar böyle devam ederken av tanrıçasının içinde eski canavarların uyandığına dair bir şüphe vardır ve daha fazla buna dayanamayarak bu canavarı avlamak için tek başına ava çıkar.Avcıların kalanını da Artemis’in baş yardımcı Zoe liderlik etmeye başlar.

Kitabın ilerleyen bölümlerinde ise avcılar melezlerle birlikte bir süre kampta yaşamaya başlarlar.Ama avcıların yeni lideri Zoe’nin içinde bir sıkıntı vardır.Tanrıçasının uzun süredir dönmemesi üzerine endişeye kapılır ve onu aramaya gitmek için kamptan izin ister.Ne yazık ki kampın lideri bunun tehlikeli olacağını düşünür ve izin verilmez.Derken kampta yaşayan eski bir ruh olan kahin yeni bir kehanette bulunur ve bunun üzerine Zoe ve diğerleri yeni bir göreve çıkarlar.Böylece Zoe,tanrıçasının izini bulabilecektir.Kehanet ise şöyledir:

‘’Beşi gidecek batıya,zincirli tanrıçaya/Biri kaybolacak yağmursuz topraklarda/Olimpos’un belası yolu gösterecek/Kampçılar ve avcılar birlikte galip gelecek/Biri katlanacak Titan’ın Laneti’ne/Ve biri ölecek ebevyninin eliyle’’

Olaylar işte tamda bu kehabetteki gibi devam eder.Arayışlarının sonucunda tanrıça Artemis’in bir dağda esir olduğunu ve Annabeth’in de onunla birlikte olduğunu öğrenirler.Ama Artemis’in omuzlarında ağır yükler vardır ,hemde  gerçekten ağır bir yük.Çünkü zincirlere vurulmuş av tanrıçası omuzlarında göğün kendisini taşımaktadır.Evet,bu bir zamanlar kendisinin görevi olan ve şimdi kötü tarafa katılan tanrı Atlas’ın oyunundan başka bir şey değildir.Artık Luke gibi yeni bir yardımcı kazanmıştır Kronos.

Kahramanlarımız ise Artemis’i kurtarmak için elinden gelenleri yaparlar.Atlas’ın planları hala yolunda gitmektedir.Bu savaş sırasında Zoe’ye yönelen Atlas karşısında Percy cesurca davranır ve Atlas’ın karşına çıkar.Atlas ise ona şöyle bir cevap verir: ‘’Bu aile işine karışmasan iyi olur Percy.’’ Percy’nin kafası karışmıştır.Aile işi mi?Ne demek istemişti diye düşünür.Ama sonra Zoe’nin açıklamasıyla her şey anlaşılır.Atlas,Zoe’nin babasıdır ve kızına karşı savaşmaktadır.Ama Percy buna izin vermez ve Atlas’a karşı çıkar,onunla daha fazla savaşmayacağını anladığı an ise zihni aracılığıyla Artemis ile bağlantı kurar.Böylece Percy Artemis’in yanına diz çöker ve göğü kendi omuzlamaya başlar ve bu fırsattan yararlanan Artemis ise Atlas ile mücadele eder.Ve bu savaşın sonunda Percy ve Artemis,Atlas’ı oyuna getirir ve tekrar göğün ağır yükü Atlas’ın omuzlarında kalır.Artık görevi başarmışlardır.

Görev bitince ve her şey sakinleşince Percy ve arkadaşları kampa geri dönerler.Artık her şey eskisi gibidir ama derinlerde bir yerde onları büyük tehlikelerin beklediğini bilirler.Kitabın en sonunda ise Percy üç büyüklerden birinin çocuğuyla daha karşılaşır.Bu di Angelo kardeşlerin küçüğü Nico’dur ve o artık bir Hades çocuğudur.Başka ilginç bir olay ise şudur:Satirlerin yıllardır aradığı efendileri Pan onu bulması için birisine seslenmiştir.Bu kişi Percy’nin dostu Kıvırcıktır.İşte kitabın o son sahnesi:

‘’Pan’’ diye inledi Kıvırcık.’’Yaban Tanrısının ta kendisi.Onu duydum!Bavul...bavulumu hazırlamalıyım.’’

‘’Dur,dur,dur.’’dedim.’’Ne dedi peki?’’

Kıvırcık öylece yüzüme baktı.’’Yalnız iki sözcük...Dedi ki:Seni bekliyorum.’’

Yorumlarınızı bekliyorum :)