-Labirent Savaşı-
Arka Kapak:''Percy,yeni okulunun düzenlediği alıştırma gezisinin eğlenceli olacağını zaten düşünmüyordu.Eski bir ölümlü tanıdıkla beraber iblis ponpon kızlarla mücadele etmesi gerekince bu gezi iyice içinden çıkılmaz hale geliyor
Olimposlular ile kötü Titan Lordu Kronos arasındaki savaş gittikçe körükleniyor.Her an istilaya açık durumdaki Melez Kampı bile artık sihirli sınırlarıyla bir zamanlarki güvenli yer değil.Titan ordusunun baskınını engellemek için Percy ve diğer melez dostlarının karanlık bir labirentten geçmesi gerekiyor,her bir köşesinde başka sürprizler bekleyen,sürekli yenilenen,üstelik canlı bir labirentten.''
Benim Yorumum (SPOILER İÇERİR!):
*Özet niteliği taşımaktadır.
*Özet niteliği taşımaktadır.
Percy
Jackson ve Olimposlular serisinin dördüncü kitabı olan ‘’Labirent Savaşı’’nda
olaylar Percy’nin Goode Lisesinde yaşadığı heyecanlı macerarla başlıyor.Percy
her zaman ki gibi bu okulunda da bir sorun çıkacağını ve okuldan atılacağını
düşünüyordur ve hakılıdır da.Çünkü bu okulda da canavarlar Percy’nin peşini
bırakmamıştır.Percy’nin canavalarla olan bu mücadelesinde ona bir önceki
kitaptan da tanıdığımız ‘’Sis’’in arkasını görebilen ölümlü bir kız olan Rachel
Elizabeth Dare yardım ediyor.Olaylar gelişirken Percy bu okulda da sorunla
karşılaştığı için yazın geri kalanını Melez Kampı’nda geçirmeye karar verir ve
oraya gider.
Kampa
geldiğinde sıradışı olaylarla karşılaşır.Dostu Kıvırcık,satirlerin liderleri
tarafından bir tür soruşturmaya alınmıştır ve yargılanmaya başlamıştır.Bunun
sebebi ise Kıvırcık’ın uzun süredir satirlerin aradıkları tanrı Pan’ı
bulamamasıdır.Ama heyet ona son bir şans verme kararı alır ve bu karar da
Pan’ı bulması için son bir haftası olduğunu içermektedir.
Bu arada
kampta artık yeni biri vardır.Qintus isimli bu adam kampta kılıç ustası olarak
görev yapmaktadır.Percy,Qintus’un pek tekin birisi olmadığını düşünsede hemen
bir karara varmaz.Ayrıca kampta bir söylenti vardır.Bu söylenti ise Titanların
Kralı Kronos’un yavaş yavaş parçalarının tamamlanmaya başlaması ve yeni bir
beden ile tekrar hayata gelmesi mevzusudur.Herkes Kronos’un uyandığı zaman ilk
olarak Melez Kampı’nı daha sonra da Olimpos’u yok etmek istediğini
biliyordur.Çünkü melezler onun için bir tehtit oluşturmaktadır.Melez Kampı’nın
sınırları artık eskisi kadar güçlü değildir ve Kronos'un uyanışına karşı
savunmasızdırlar.Kronos’un uyandığı zaman kampa nasıl saldıracağı herkes
tarafından düşünülürken,aniden kampın ortasında oluşan bir labirentin girişi ile
her şey daha da çığrından çıkılmaz bir hal alıyor.Çünkü bu labirent sayesinde
Kronos ve ordusu,Melez Kampı’na girerek her yeri yok edebilecekti.Ama bir sorun
vardır,bu labirent oldukça sihirli bir yapıya sahiptir.İçine giren çoğu kişi
çıkamadan hayatını kaybetmiştir.Labirent türlü tuzaklarlar ve şaşırtmacalarla
doludur.Bu yüzden de Luke’un liderliğindeki ordunun kaybolmadan labirenti
geçmesi imkansızdır.O nedenle de Luke sinsi bir plan yaparak labirenti yaratan
kişiyi bulmak için labirente girer.Böylece labirenti yaratan ‘’Daedalus’’
isimli adamın yolu göstermesi ile Melez Kampı’na sızabileceklerdir.
Bunu öğrenen
kahramanlarımızın yapacakları tek bir şey kalmıştır.O da labirente girip
Luke’dan önce Daedalus'u bulmalarıdır.Bu göreve önderlik etmesi için Annebeth
seçilmiştir.Artık Annabeth’in öncülüğünde Percy,Kıvırcık ve Tyson bütün kıtanın
altına yayılmış olan labirentte ilerlemeye başlamışlardır.
Bu sırada
ana kahramanımız Percy’nin aklında da türlü sorular vardır.Geçen sene kamptan kaçan ve Hades’in oğlu olan Nico.Hala Nico’nun ablasını koruyamadığı için
kendisini suçlu hissetmektedir.Nico ise ablasının intikamını almak için
Percy’nin peşine düşmüştür.
Kahramanlarımız
labirentte ilerlerken birçok heyecan verici maceralara tanıklık ederler,türlü
canavarlarla karşılaşılar.Labirentte geçirdikleri günler içerisinde Percy
tekrardan yeni yeni rüyalar görmeye başlar.Bunların içerisinde daha sonradan
Nico’nun ablasının yolladığı anlaşılan
ve Percy’i Nico karşısında uyarmak ve ablasının,Nico’yu bu yanlış yoldan
kurtarmak istemesi gibi olaylar yer almaktadır.Percy’nin gördüğü rüyalardan bir
diğeri ise yaşlı bir mucit olan Daedalus hakkındadır.Onun labirenti yapış ve ölümden
yıllarca kaçış hikayesi gibi olayları görmeye başlayan ve yavaş yavaş parçaları
birleştiren Percy ilerleyen sayfalarda labirentte nasıl kaybolmadan Daedalus’u
bulabilecekleri hakkında bir fikir sahibi olur.Labirentte kaybolmadan
ilerlemeleri sağlayacak şey ise daha doğrusu kişi ise ‘’Sis’’in arkasını
görebilen ölümlü arkadaşı Rachel’dir.Labirent de sihirli bir yapıdan oluştuğu
için sisin arkasını görebilen bir kişi ile labirentte kolayca
ilerleyebileceklerdir.Ve bu sayede kahramanlarımız Daedalus’u bulurlar.Ama bir
sorun vardır,bu adam tıpa tıp kamptaki kılıç ustaları Quintus’tur.Daha sonra
anlaşılır ki mekanik konularda bir dahi olan bu çılgın mucit senelerce ölümden
kaçabildiği gibi ruhunu mekanik bir bedene sığdırarak yeni bir beden ile ortaya
çıkmayı başarmıştır.
Percy ve
dostları olan bitenleri yani Kronos’un ordusunun labirenti kullanarak Melez Kampı’na
saldıracaklarını Daedalus’a anlatırlar ve ondan yardım isterler.Fakat Daedalus
onlara yardım etmez çünkü o labirentin bir diğer çıkış yolu olan ‘’Ariadne’nin
İpi’’ ni çoktan Luke'a vermiştir.Çünkü Daedalus,Kronos’un ona yardım
edebileceğini ve ölen oğlunu geri getirebileceğini düşünür.Böylece Luke
labirentte ilerlemenin yolunu artık bulmuştur.Vakit kaybetmeden kampa geri
dönmek için yola koyulan kahramanlarımız dönüş yolunda,labirentte satirlerin
tanrısı Pan’ı bulurlar.Fakat o artık ölmek üzeredir.Tanrılar ölmese bile bir
süre sonra toza dönüşüp yol olmaktadırlar çünkü.Bu durum karşısında oldukça
üzülen Kıvırcık’a bir görev verir Pan.Ondan kampa gidip herkese Pan’ın öldüğünü
ve artık doğaya onların bakıp,onu korumaları gerektiğini anlatmasını ister.Bu
olaylar sonrasında Percy korkunç bir gerçekle daha karşılaşır.Labirentin bir
dağın içine açılan kollarının birinde Titanların Kralı Kronos’un varlığını
hisseder ve karşısına,üzerinde türlü savaşların simgelendiği bir tabut
çıkar.Tabutu açıp içerisinde,bedenin parçaları tamamlanmış olan Kronos’u orada
yok etmek geçer içinden.Ama tabutu açtığından hiç beklemediği bir şey ile
karşılaşır.Karşısından duran kişi eski dostu ve ayrıca şimdiki düşmanı olan
Luke’tur.Sonradan anlar ki Tanrı Kronos yeni bir beden için Luke’un bedeni
kullanmış ve tekrardan hayata geri dönmüştür.Canlanan Kronos’tan sonunda kaçmayı
başaran Percy,arkadaşları ile birlikte hemen Melez Kampı’na giderler ve kampın
çoktan savaş için hazırlanmış olduklarını görürler.
Çok geçmeden
Melez Kampı’nda bulunan labirentin girişi korkunç bir şekilde sarsılır ve Titan
Ordusu,Melez Kampı’na sızar.Artık o kaçınılmaz savaş başlamıştır.Tüm
melezler,titanlar karşısında direnmeye çalışırlar.İlk başlarda gayet iyi bir
şekilde savaşırlarken bitmek tükenmek bilmeyen titan ordusunun gelmeye devam
etmesi ile yenileceklerini düşünürler.İşte tam bu sırada yardımlarına Daedalus
gelir.Yaptığı hatanın farkına varmış ve pişmanlık duymuş olan Daedalus onlara
yardım eder.Ayrıca savaşa son noktayı koyan kişi olan Kıvırcık, Pan’ın ruhundan aldığı yardım ile inanılmaz
gürültülü bir şekilde bağırarak ‘’Panik’’ adı verilen sihirle Titan Ordusunun
geri çekilmesine neden olur.Artık bu savaşı Melez Kampı kazanmıştır.
Bir diğer
değinilmesi gereken olay ise Nico’dur.Bir ruha karşılık başka bir ruh ile
ablasını geri getirmek isteyen Nico daha sonra bunun yanlış olduğunun farkına
varır ve Percy’e duyduğu düşmanlığı bırakır.Kitabın son kısımlarında ise Nico,Percy’nin
yanına gelerek çok ilginç bir şeyden bahseder.İşte kitaptaki o kısım:
Nico gümüş yüzüğüne
hafifçe vurdu.’’Ama buraya gelmemin nedeni bunları anlatmak
değildi.’’dedi.’’Bir şeyler öğrendim.Sana bir teklifim var.’’
‘’Nedir?’’
‘’Luke’u nasıl alt
edebileceğimizi biliyorum.Eğer öğrendiklerim doğruysa ona karşı tek bir şey
yapabiliriz.’’
‘’Biraz kekle dondurma
yemek için içeri gelsene,’’ dedim.’’Bana uzun uzadıya bir şeyler anlatacağa
benziyorsun.’’
Yorumlarınızı bekliyorum :)
0 yorum:
Yorum Gönder