-Bin Muhteşem Güneş-
Arka Kapak:
''Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan’ın Khaled Hosseini’de yaşadığı gibi…
Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı’yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini’nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden…
Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar…
Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem.
Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla “beklenen” bir roman.''
Benim Yorumum:
Khales Hosseini’nin yazmış olduğu ikinci kitaptır ‘Bin Muhteşem Güneş’.Kitap iki ayrı
hayatı yaşayan iki kadının yaşam öyküsünü ve yaşadıkları toplum içerisinde
gördükleri muameleleri anlatıyor.İlk başlarda bu iki kadının hayatı ayrı ayrı
işlenirken ilerleyen sayfalarda bu kadınların kesişen yaşam öyküleri ile devam
eden bir yapıdan oluşuyor kitap.Meryem ve Leyla adındaki bu iki kadının
duygusal ve psikolojik dünyalarına ağırlık veren yazar,bana kalırsa oldukça
başarılı bir şekilde karakterlerin duygularını aktarmıştır.Kitabın genel olarak
konusuna gelirsek: (Spoiler içerebilir!)
Meryem adındaki karakter,annesinin zengin denilebilecek bir
adamla yaşadığı gayrimeşru bir ilişkiden dünyaya gelen bir çocuktur.Bir ‘’harami’’dir Meryem,yani ‘’haram’’ bir evlattır toplumun gözünde.Meryem’in Celil adındaki
babası çok eşli bir adamdır.Yani üç-dört tane kadınla birlikte aynı evin
içerisinde yaşamaktadırlar.Daha sonra Celil ile Meryem’in annesi Nana
arasındaki bu ilişkiyi öğrenen Celil’in eşleri Meryem’i ve annesini evlerinde
istemezler.Celil ise mecburen onlara dağ başı sayılabilecek bir yerde küçük bir
kulüne yaparak orada her şeyden uzak yaşamalarını sağlamak zorundadır.Ama
Meryem hiçbir zaman babasına alınmamış ve onları hor gördüğün düşünmemiştir.Tam
tersine haftada bir kez ziyarete gelen babasını dört gözle beklemektedir.Ta ki
gün gelipte Celil’in onlardan utandığını ve onları istemediğini anlayana kadar.
Tüm bunlar yaşandıktan sonra ilerleyen bölümlerde Meryem
,Raşit denen kendinden oldukça büyük bir adamla evlenmek zorunda kalır ve
hayatının büyük bir bölümünü etkileyecek olan o adam ile aynı çatı altında
yaşamaya başlar.
Hikayenin
diğer bir karakteri olan Leyla ise; yaşça Meryem’den küçük olan ve Meryem ile
aynı sokakta yaşayan küçük bir kızdır.Leyla,Tarık adında bir bacağını savaş
olayları yüzünden kaybetmiş bir delikanlıya gönlünü kaptırmıştır.Küçük yaştan
beri birlikte oynayıp,birlikte büyüyen bu iki arkadaş daha sonlarda
birbirlerine içten içe aşık olurlar.Hatta mahallelerinde ‘’Leyle ile Mecnun’’ olarak bile bahsedilmektedirler.Savaş yüzünden
pek fazla tanıyamadığı iki ağabeyini kaybeden Leyla annesi ve babası ile
birlikte yaşamaktadır.Olaylar devam ederken meydana gelen savaş olayları
yüzünden mahalledeki herkes gibi Tarık’ın ailesine bu olaylardan uzaklaşmak
için mahalleyi terk etme kararı alırlar.Tarık,Leyla’yı da yanında götürmek
ister ama Leyla ailesini,özelliklede savaşta kaybettikleri ağabeylerinin
acısını fazlasıyla çeken annesini terk edemeyeceğini söyler.Bunun üzeride Tarık
ile ailesi mahalleden ayrılırlar.Fakat Tarık ile Meryem ayrılacakları gün yasak
bir ilişki ile birlikte olurlar.
Kitabın
ilerleyen kısımlarında yıllar geçer ve Leyla savaş olayları yüzünden ailesini
de kaybeder ve ortada kalır.İşte bu sırada Leyla’ya yardım eden kişi kitabın
ana karakterlerinden olan Meryem’dir.Meryem kocası Raşit’in onayı ile Leyla’yı
evlerine alır ve ona bakmaya başlar.Fakat ilerleyen günlerde Raşit
sözde,mahallenin evlerinde bir kızı barındırdıkları dedikoduları ile Leyla’nın
artık tek bir şart ile burada kalabileceği söyler.O şart ise Leyla’nın Raşit
ile evlenmesidir.Leyla karnında Tarık’ın çocuğunun olduğu belli olmasın ve
sokakta kalması diye bu teklifi kabul etmek zorunda kalır ve artık Leylea,Meryem
ve Raşit aynı evin içinde birlikte yaşamaya başlarlar.
İlk
başlarda bir adamın iki karısını olması yüzünden oldukça kavga eden Leyla ve
Meryem daha sonlarında ortak birer yönlerini bularak (Raşit’in onlara kötü
davranması ve onların birbirlerini kollamaları ile) iyi geçinmeye başlarlar.
Kitabın
sonlarıda doğru oldukça trajik olaylar ve acılar çeken bu iki kadın özgürlük
arayışları içerisinde Raşit’ten kurtulurlar ama bunu yaparkende Meryem,Raşit’i
öldürdüğü gerekçesiyle hapse atılır ve ardındanda ölüm kararı verilir.Elinden
hiçbir şey gelmeyen Leyla ise Meryem’in isteği doğrultusunda kendisine iyi bir
hayat kurma ve çocuklarına iyi bir hayat verme arzusu içindedir.
Tüm
olaylar noktalanıp son bulurken Leyla,Tarık ile kendisine güzel bir aile
kurup,iyi bir hayat sürer.Ama içinde hala o sevgi dolu ve anne şefkati olan Meryem’in bir
parçası yaşar.
Altı Çizili Sözler:
·
‘’Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi
gibi,bir erkeğin suçlayan parmağı da daima,mutlaka bir kadını gösterir.Her
zaman.Bunu hiç unutma,Meryem.’’
·
‘’Sırrını rüzgara fısıldarsan,ağaçlara
söylediği için suçalayamazsın.’’
· ‘’Bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları
sayabilirsin,Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.’’
·
‘’Geçmişse yalnızca tek bir dersi
içeriyordu: Sevgi,insana zarar veren bir hatadır;işbirlikçi,yani umutsa tehlikeli
bir yanılsama.’’
-Yorumlarınızı ve +1'lerinizi bekliyorum.
yeni kitap çıkarmasını dört gözle beklediğim yazarlardan kendisi , bir türlü gelmiyor ama...
YanıtlaSilEvet şimdilik sadece iki kitabı var ama bence ikiside harikaydı. Bizede (eğer çıkarırsa) yeni kitaplarını beklemek kalıyor malesef. Bu arada ilk yorum için teşekkür ederim :)
YanıtlaSilBen de Eylemciye katılıyorum, yeni bir kitap çıkarsa da okusak. Dediğiniz gibi her iki kitabı da birbirinden güzeldi.
YanıtlaSilEvet gerçektende harika kitaplar ikiside. Gerçek hayattaki konuları işlemeside ayrı bir okuma isteği uyandırıyor okuyucuda.
YanıtlaSil